Kalbimi dinlemezsem ne yaşama şevki kalır, ne de hayal gücü..
Beynimi dinlemezsem çevremizdeki yoğun kitleye katlanamam. Şöyle ki:
Beyin bir çarksa, kalbim hapsolmaz ve haykırır: “Uzaktan bakınca bu çark nasıl da sevimli bir hayvana benziyor, baksana..” der. Coşturur beni, içimi gıdıklar…
En çok sevdiğim kalbim benden ilgi bekler, kitap bekler; manevi doyuma ulaşmak için. Maddi doyuma ulaşmam içinse sevdiğim bir iş ister.
Beynim, tüm bunları bir aracın içine sığdırır (camları siyah olmalı, pek kimse görmemeli iç dünyamı), ardından belediyelerin, devletin ve ülkelerin çizdiği yollarda ilerler…
BeğenLiked by 1 kişi
Cok güzel olmus.
BeğenBeğen
Ben diyalektik ile duygusallık arasında nedense hiç denge kuramamışımdır. Ya bakmışsınız bir bilim adamı edasıyla vızır vızır çalışıyorum. Ya da duygu yüklü bir çöp kamyonu gibi bütün sokaklara tek tek girip çıkarak bütün şehri geziyor, alt üst ediyorumdur. Oysa siz burada bir dengeden söz ediyorsunuz. Kendimi kötü hissettiğimi ifade etmem gerek.
BeğenLiked by 1 kişi
Benzetmeniz çok güzel. Benimki ise tatlı bi denge 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Tasvirinizi çok başarılı buldum, tebrikler.
BeğenLiked by 1 kişi
Çook teşekkür ederim.. Beğenmeniz beni çok mutlu etti 🙂 ❤
BeğenLiked by 1 kişi
Her ikisini işlevsellikleri yönünden çok güzel açıklamışsınız. Kutlarım 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim :))
BeğenLiked by 1 kişi