Yeşilliklerin içinde bir ev biliyorum. Şehrin bencil, huzursuz ve sıkılgan insanlarından sıyrılıp buraya, ruhumu dinlemeye geliyorum. Şu anda bunları bir durakta otobüs beklerken yazıyorum. Biraz ötede iş makinaları var, çalışma sesleri beynimde zongluyor. Geçen otobüsün egzoz dumanını solumak zorundayım. Yetmediği gibi biri yanımda sigara içiyor. Kaşlarımın çattığını daha yeni fark ediyorum. Burada pek rahat değilim tabi, park var biraz ötede… Orada bir banka geçeyim, defterimi açıp sana biraz evimden bahsetmek istiyorum.
Genelde böyle bunaldığımda kendimi o evde bulurum. Günün her saati uğrayabilirim. İçimi bi coşku kapladığında veya çıkmaza düştüğümde orada oluyorum. Ziyaretime gelirsen, bu evin sana hiç yansıtmadığım sürprizlerle dolu olduğunu göreceksin…
Mesela evde bir kız çocuğu kalıyor. Çok mutlu bir çocuk. Günlük hayatın telaşı içinde de olsak, dizlerimi kırıp onun gözleriyle aynı hizaya geliyorum. Soruyorum, nasıl hissediyor? Güvene, sevgiye ihtiyacı var mı? Ama yenilse dahi güven ve sevgi içinde kendini koruyacaktır, biliyorum. Aynı böyle koruduğunu birileri öğrense, inşaa ettiği huzuru bi tokatta bozacaklarını, bir tekmede devireceklerini biliyor. Onu ziyaret ederken parıl parıl parlayan gözlerinden, gözlerimi alamıyorum. Evde enerjimi yerine getirir. İçine çektiği nefeste üzüntüm, verdiği nefeste mutluluğum gizlidir. Onunla bu enerji döngüsünden sonra Ben de tekrar yetişkin olup dünyaya ayak uydurmaya devam ediyorum.
Bundan başka seni bekleyen bir sürpriz daha var evde. Bu kız çocuğunun bilmediği bir sandık var, hiç gitmediği çatı katında saklıyorum. Sandığı açarsan, içinde eski yaşanmışlıklara dair duygu yüklü yazılar bulacaksın.. Bugüne kadar bu yazıları paylaşabileceğim hiç bir yakınım olmadı. Bütün hepsini okuyup bitirmek, biraz zaman alır. Zamanın varsa oturur, okuruz birlikte. Ya da boşver, unut gitsin bu sandığı. Çünkü gülümserken çok güzel oluyoruz ve bozulmasını istemiyorum…
Başka bir sürprizim daha var, bu evin balkonunda birkaç tane fidan ‘yetiştiriyorum’. Bu fidanlarım hakkında ‘büyütüyorum’ kelimesini kullanamam. Bu fidanlardan birine zorluklara karşı göğüs germesi gerektiğini öğretirken, diğerine hayallerinin peşinden koşmasını söylüyorum.
Bir diğer fidanın kolay öfkelenen kötü bir özelliği var. Onunla tatlı, ruhumuzu saran şarkılar dinliyoruz, bazen mırıldanıyoruz.
Başka bir fidan ise insanların kötü sözlerinden çabuk etkileniyor. Ona sağır olması gerektiğini söylüyorum. “Bırak onlar ne derlerse desin! Sen hayatı güneşi ellerine alarak yaşıyorsun..” diyorum.
Başka bi dolu sürprizim var ama geri kalanları gelirsen göstereceğim. Evde kahve var ama çikolata kalmamış. Gelirken yanına almayı unutma. Bekleyeceğim, kendine cici bak…
Bahcede yavru kedişler de olsun mu 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Birden annemin evine gitmiş gibi oldum
BeğenLiked by 1 kişi
Öyle hissettiysen ne mutlu bana 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Ne mutlu okuyucuma hissettirebildiysem 🙂 Teşekkür ederim:)
BeğenBeğen
Çok etkilendim. Hüzün, mutluluk ve heyecanı birlikte hissettim.
BeğenLiked by 1 kişi
biri çıkıp fidanlar konusunda stabil tavır sergilemenizi söylerse onu balkonunuzdan aşağı atın . benim yerimi balkondan ayırın .
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim:) Fidanlar özenle bakılmayı hak eder, dikkat edelim gövdeleri kırılmasın 🙂
BeğenBeğen
nasıl hayallere daldım.. o anlattıgın yerlere gittim yaşadım bir bir onları yaaa 🙂 çok güzeldi..verdiğin mesajlarda cok güzel
BeğenLiked by 1 kişi
İşte benim yazımın ödülü böyle şeyler duymak 🙂 ne kadar popüler olduğum veya kaç kişinin “ellerine sağlık, emeğine sağlık” diye ünlenmek için yazıp kaçmasına da takılmıyorum. Önem verdiğim okuyanın ne kadar kalbine ulaşabiliyorum… Bu en güzeli ! 🙂
BeğenBeğen